Zulkarneyn aleyhisselâm’ın kıssası

1. Bölüm

Kur’an-ı Kerim’de zikr edildiği gibi Zulkarneyn Radiyallâhu anh, evliyalardan ve büyük salihlerdendi.
Onun asıl ismi, Essa^b ibnu El-Harise ve dendiki Essa^b ibnu Ziimeraid.
Yemen krallarından en meşhur olandır. Ĥıdır aleyhisselâmın onun veziri olduğu rivayet edilmektedir.
Zulkarneyn radiyallâhu anhu yürüme Yemenden hacca gitti, İbrâhîm ve İsmâil aleyhimesselâmla buluşup onlarla Kâbeyi tavaf edip Allâh için kurban kestiler.
İbrâhîm aleyhisselâm onun geldiğini duyunca onu davet etti ve binmesi için ona at götürdüler.
Oda edep olarak dediki: ”İbrâhîm aleyhisselâm’ın bulunduğu beldede ona binmem”.
Allâh rüzgârı onun emrine vermişti, onu istediği yere taşıyordu. Doğuda ve batıda çok beldeler feth etmişti. İslâma girenler selamet buldular girmeyenlerden ise intikam alıyordu.
İkibin sene yaşadı. Ona verilen kerametlerden biri; yeryüzündeki değişik dilleri anlıyordu ve savaştığı insanlarla onların dillerini konuşuyordu.

2. Bölüm

Ona verilen nimetlerden bir taneside; Allâh karanlığı ve nuru onun emrine verdi, gece yürüdüğünde yolu nurlanıyor ve karanlıklar arkasında kalıyordu.
Bazan İslâm’ı kabul etmeyen kavimlere karanlık musallat oluyordu.
Ona karşı savaşanların zihinlerine ve evlerine bütün cihetlerden karanlık giriyordu taki dönünceye kadar.
Günlerden bir gün güneşin battığı yerde kâfir bir kavim gördü. Zalimdiler ve fesatlıklarını çoğaltıp kanlar akıtmışlardı. Onları kıyamet azabıyla tehdit etti ve islâma, hidayete çağırdı.
Sonra güneşin battığı yerden güneşin doğduğu yere gitti. Öyle bir yere gittiki, binâların, dağların, ağaçların ve kimsenin bulunmadığı bir yerdi burası.
Orada acayip halleri olan bir kavim gördü.
Güneş doğunca onun hararetinden kaçıp yerde eştikleri çukura giriyorlardı yada suyun içine dalıyorlardı.Güneş batınca çıkıyor ve balık avlıyorlardı.
Bir seferinde gece onlara askerler geldiler. Askerlere dedilerki: “Güneş’in üzerinize doğmasında burada durmayın“.
Askerler dedilerki: “Terketmeyiz, taki güneş çıkıncaya kadar“. Sonra orada çok sayıda kemikler buldular ve kavme onlardan sordular.
Onlarda dediki:“ Bunlar bir vakit önce üzerlerine güneş doğarak burada ölen kişilerin kemikleridir“.O zaman askerler oradan kaçtılar.

3. Bölüm

Zulkarneyn iki dağın arasında bir beldeye gitti. Bu dağlar karşılıklı ve aynı yükseklikteydi kayganlıklarından dolayı üzerlerine çıkılması zordu.
Onların arasında bir kavim yaşıyordu bu kavmin yakınında yaşayan bir kavim daha vardı. Bunlar yeryüzünde fesatlık ve delalet yapan ye’cuc ve me’cuc du.
Zulkarneyn aleyhisselâmın kuvvetli, geniş saltanatlı ve yardımı bol bir kral olduğunu anlayınca ona iltica ettiler ve onların zararlarından kurtulmak için komşularıyla aralarında bir set yapıp beldelerini ayırmasını istediler.
Ona ücret teklif ettklerinde Zulkarneyn onlara iffetli olarak cevap verdi ve dediki:
“Rabbimin bana verdiği imkanlar sizin verdiğinizden daha hayırlıdır. Ben size Allâh’ın verdiği imkanlarla yardım edeceğim. Sizde bana aletlerinizle ve beden gücüyle bu seti yapmakta yardım edin“ ve onlara dediki: “Bana demir getirin“. Onlarda getirdiler.
Zulkarneyn iki dağın arasını demir kütlelerle doldurdu ve dağların yüksekliği ile aynı seviyeye ( takriben 120 metre yüksekti ve kütleler bir kıntar yani 2,4 ton ağırlığındaydı) gelince dediki:
“Körükleyin ve üfleyin“ ve alevlendikten. Sonra: “Bana erimiş bakır getirin“ dedi. Erimiş bakırı o kütleler halindeki demirin aralarındaki boşluklara doldurdu.
Sonra o sertleşti ve delinemeyecek ve aşılamayacak bir hale geldi.

4. Ve Son Bölüm

Zulkarneyn aleyhisselâm dediki: “Bu Rabbimden bir rahmettir ve bir lutuftur, Rabbimin tayin ettiği vakit gelince bunu yerle bir eder, Rabbimin vadi mutlaka gerçekleşir“.
Peygamberimiz Muhammed ( sallallâhu aleyhi ve sellem) haber verdiki, mealen: “Bunların herbiri bin tane doğurmadan ölmez“.
Onların sayısı çoktur ve zahire çıktıklarında sayıları o kadar çok olacak ki, onlardan bir kişiye yüz kişi düşecek.
Onlar hergün o seddi yıkmaya çalışırlar ondan az bir delik açarlar sonra derlerki: “Yarın devam ederiz“. Ertesi gün bakarlarki, yine kapanmış. Gün ve gün böyle olur. Bir gün yine az bir delik açıp bırakınca birisi derki: “İnşâAllâh yarın devam ederiz“.
Ertesi gün bakarlarki aynı açtıkları gibi kalmış, devam açarlar ve çıkarlar.
Bu da Kıyametin on büyük alâmetlerinden üçüncüsüdür.
Rabbim bizi bütün fitnelerden korusun.
Son
Bir sonraki konu için takipte kalınız.

BÎZÎ DUÂNIZDA UNUTMAYINIZ..!

Yorum yap